This is a blog that has scared me to my very soul.
Random Rants from Aroot the Rhapsodist: "Extend your arm to 45 degrees then raise it to 90 degrees..."
Just ignore the comments and the other stuff on the blog.
To quote the Marine Corps of the USA :
"The USMC is over 222 years of romping, stomping, hell, death and destruction. The finest fighting machine the world has ever seen. We were born in a bomb crater, our Mother was an M-16, and our Father was the Devil. Each moment that I live is an additional threat upon your life. I am a rough looking, roving soldier of the sea. I am cocky, self-centered, overbearing, and do not know the meaning of fear, for I am fear itself. I am a green amphibious monster, made of blood and guts, who arose from the sea, feasting on anti-Americans throughout the globe. Whenever it may arise, and when my time comes, I will die a glorious death on the battlefield, giving my life for Mom, the Corps, and the American Flag. We stole the eagle from the Air Force, the anchor from the Navy, and the rope from the Army. On the 7th day, while God rested, we over-ran his perimeter and stole the globe, and we've been running the show ever since. We live like soldiers and talk like sailors and slap the Hell out of both of them. Soldier by day, lover by night, drunkard by choice,
MARINE BY GOD!!! OORAH!!!"
Wednesday, February 28, 2007
Monday, February 26, 2007
İstanbul Kültür Sanat Vakfı | Uluslararası İstanbul Film Festivali - www.iksv.org/film
İstanbul Kültür Sanat Vakfı | Uluslararası İstanbul Film Festivali
Program 8 Mart'ta belli oluyor, biletler 17 Mart'tan itibaren ön satista!
Program 8 Mart'ta belli oluyor, biletler 17 Mart'tan itibaren ön satista!
Sunday, February 25, 2007
business and about being busy
Hi all,
I've been so busy lately, that I can't even find enough time to sleep.
Yes, I have become one of them.
Well, I am living on caffeine. It's THE thing that keeps my eyes open.
The exams are almost here, and so is something else : i'm going home!
Finally, the day I've been waiting for is coming. Counting from tomorrow, there will be 15 days until I get on that damn plane to leave this damn place and find peace. It will last about three weeks but I am cool with it.
As Cartman says : "Screw you guys, I'm going home!"
But before I find my inner peace at home in Istanbul, I have got to take 3 f.cking exams at the university. They are damn hard and I have to study for them at least 7-8 hours a day. That's what I'm busy with, as before every exam at the university. I am also surprised with myself how I could find the time to post this on my blog.
In the meantime, I checked my e-mails and stuff.
So now I go home, to study, of course.
Good Bye & Take Care.
I've been so busy lately, that I can't even find enough time to sleep.
Yes, I have become one of them.
Well, I am living on caffeine. It's THE thing that keeps my eyes open.
The exams are almost here, and so is something else : i'm going home!
Finally, the day I've been waiting for is coming. Counting from tomorrow, there will be 15 days until I get on that damn plane to leave this damn place and find peace. It will last about three weeks but I am cool with it.
As Cartman says : "Screw you guys, I'm going home!"
But before I find my inner peace at home in Istanbul, I have got to take 3 f.cking exams at the university. They are damn hard and I have to study for them at least 7-8 hours a day. That's what I'm busy with, as before every exam at the university. I am also surprised with myself how I could find the time to post this on my blog.
In the meantime, I checked my e-mails and stuff.
So now I go home, to study, of course.
Good Bye & Take Care.
Saturday, February 17, 2007
Kurtlar Vadisi
Kurtlar Vadisi ile ilgili bir yazi :
eksi sözlük'teki jesus vs mohammed'in (sinan) entry sini bir okuyun lütfen.
Ben de diziyle ilgili düsüncelerimi yazacagim.
eksi sözlük'teki jesus vs mohammed'in (sinan) entry sini bir okuyun lütfen.
Ben de diziyle ilgili düsüncelerimi yazacagim.
Turkiye Kyoto'yu İmzala
Turkiye Kyoto'yu İmzala
Kyoto Sözlesmesi'nin önemine deginmeye gerek yok. Cevre bilincine sahip herkesi bu imza kampanyasina davet ediyorum.
Kyoto Sözlesmesi'nin önemine deginmeye gerek yok. Cevre bilincine sahip herkesi bu imza kampanyasina davet ediyorum.
Wednesday, February 14, 2007
filmler
Bu aralar hareketli resimlere kafayi takmis durumdayim.
Bu konuda bittorrent sagolsun cok yardimci oluyor. (Bu bittorrent hadisesiyle ilgili detayli bir yazi ileride yazarim, ya da yazmistim bi seyler eskiden, onu bulup cikarip c/p'lerim)
Sonucta okulun(bkz:TU Darmstadt) hayvan hizli internet baglantisi ve bittorrent'in dahiyane server-free P2P sistemi sayesinde axxo ( bu eleman da bambaska bir hikaye) torrentlerini ortalama yarim saatte indirip isime bakabiliyorum. Zaten o inerken, netteki diger islerimi hallediyorum; email, önemli bookmarklari check etmek, gazete ve haber siteleri(bkz:ntvmsnbc) okumak gibi.
Anyway, hakikaten yarim saatte, toplamda 2-3 mbps ile inen film (ve 1 dizi:24) leri izlemesi sorun oluyor. Sinav zamani günde minimum 6-8 saat konsantre ders calismak gerekiyor gecebilmek icin dersleri. Sinavlarin öncesindeki hafta baska hicbir sey yapmaya zaman kalmiyor(tiras olmak, yemek yemek, disari cikmak vs.) Ama buldugum aralari da film izlemeye ayiriyorum.
Gectigimiz aylarda bayagi bir film izlemisimdir herhalde, sayisini bilmiyorum, saymam lazim. Ama ilgimi ceken ve aksiyon/dövüs/korku/thriller janrlari disindaki filmlerin cogunu izlemeye calisiyorum. Izlemek ya da izlememek konusunda da filmin imdb'de aldigi not önemli bir kriter.
Little Miss Sunshine son zamanlarda izledigim cok güzel filmlerden biri. Izlendikten sonra insanin yüzünde bir gülümseme biraktiran filmlerden. 26. Istanbul Film Festivali'nde de yayinlanacak, izlemeyenler kacirmasin. Belki benim de zamanim olursa tekrar izlemeyi istiyorum büyük perdede.
Le Fabuleux Destin D'Amélie Poulain'i izledikten sonra icimdeki Fransizca aski tekrar ateslendi. Hemen bir Fransizca gramer e-kitabi bulup indirdim. Yalniz e-kitaptan yabanci dilbilgisi calisilmiyor arkadas. Ama bir kac sey daha indirdim, indirmeye de devam edecegim : Fransizca filmler. Audrey Tautou'nun ve Jean Pierre Jeunet'nin diger filmlerini indirdim ve devami diger fransizca filmlerle gelecek. Aslinda Trois Couleurs'ü filan izlemek lazim da, onlari indirmek cok uzun sürer. Ama Un Long Dimanche De Fiancailles( A Very Long Engagement) güzel bir film, tavsiye ederim.
Az önce de Babel ve Pan's Labyrinth'i indirdim. Pan's Labyrinth Film Festivali'nde de gösterilecek, benim Istanbul'da bulundugum zamanda gösterilir mi, ben müsait olur muyum bilmiyorum ama olursam ve denk gelirse kesin festivalde izleyecegim bunu. O yüzden simdilik bir kenara koyuyorum. Babel'i izleyecegim ama a.s.a.p.
Ayrica Good Bye Lenin'i de daha izlemedim. Onu da en yakin zamanda izlemek lazim. Ya da bir kiz arkadas bulabilirim, nasil olsa Valentine's Day de geciyor. :) Böylece hediye derdinden de kurtulmus olurum.
Bir de bu dönem degil de, önümüzdeki dönem Fransizca 1 aciliyor ders olarak, ona katilacagim.
"Je ne parle pas francais, je parle turc."
ben, bugün, almanya.
Bu konuda bittorrent sagolsun cok yardimci oluyor. (Bu bittorrent hadisesiyle ilgili detayli bir yazi ileride yazarim, ya da yazmistim bi seyler eskiden, onu bulup cikarip c/p'lerim)
Sonucta okulun(bkz:TU Darmstadt) hayvan hizli internet baglantisi ve bittorrent'in dahiyane server-free P2P sistemi sayesinde axxo ( bu eleman da bambaska bir hikaye) torrentlerini ortalama yarim saatte indirip isime bakabiliyorum. Zaten o inerken, netteki diger islerimi hallediyorum; email, önemli bookmarklari check etmek, gazete ve haber siteleri(bkz:ntvmsnbc) okumak gibi.
Anyway, hakikaten yarim saatte, toplamda 2-3 mbps ile inen film (ve 1 dizi:24) leri izlemesi sorun oluyor. Sinav zamani günde minimum 6-8 saat konsantre ders calismak gerekiyor gecebilmek icin dersleri. Sinavlarin öncesindeki hafta baska hicbir sey yapmaya zaman kalmiyor(tiras olmak, yemek yemek, disari cikmak vs.) Ama buldugum aralari da film izlemeye ayiriyorum.
Gectigimiz aylarda bayagi bir film izlemisimdir herhalde, sayisini bilmiyorum, saymam lazim. Ama ilgimi ceken ve aksiyon/dövüs/korku/thriller janrlari disindaki filmlerin cogunu izlemeye calisiyorum. Izlemek ya da izlememek konusunda da filmin imdb'de aldigi not önemli bir kriter.
Little Miss Sunshine son zamanlarda izledigim cok güzel filmlerden biri. Izlendikten sonra insanin yüzünde bir gülümseme biraktiran filmlerden. 26. Istanbul Film Festivali'nde de yayinlanacak, izlemeyenler kacirmasin. Belki benim de zamanim olursa tekrar izlemeyi istiyorum büyük perdede.
Le Fabuleux Destin D'Amélie Poulain'i izledikten sonra icimdeki Fransizca aski tekrar ateslendi. Hemen bir Fransizca gramer e-kitabi bulup indirdim. Yalniz e-kitaptan yabanci dilbilgisi calisilmiyor arkadas. Ama bir kac sey daha indirdim, indirmeye de devam edecegim : Fransizca filmler. Audrey Tautou'nun ve Jean Pierre Jeunet'nin diger filmlerini indirdim ve devami diger fransizca filmlerle gelecek. Aslinda Trois Couleurs'ü filan izlemek lazim da, onlari indirmek cok uzun sürer. Ama Un Long Dimanche De Fiancailles( A Very Long Engagement) güzel bir film, tavsiye ederim.
Az önce de Babel ve Pan's Labyrinth'i indirdim. Pan's Labyrinth Film Festivali'nde de gösterilecek, benim Istanbul'da bulundugum zamanda gösterilir mi, ben müsait olur muyum bilmiyorum ama olursam ve denk gelirse kesin festivalde izleyecegim bunu. O yüzden simdilik bir kenara koyuyorum. Babel'i izleyecegim ama a.s.a.p.
Ayrica Good Bye Lenin'i de daha izlemedim. Onu da en yakin zamanda izlemek lazim. Ya da bir kiz arkadas bulabilirim, nasil olsa Valentine's Day de geciyor. :) Böylece hediye derdinden de kurtulmus olurum.
Bir de bu dönem degil de, önümüzdeki dönem Fransizca 1 aciliyor ders olarak, ona katilacagim.
"Je ne parle pas francais, je parle turc."
ben, bugün, almanya.
Tuesday, February 6, 2007
my taste of music and movies
Selam,
Yazacak cok sey var ama simdilik kisa tutmaya calisacagim.
Son zamanlarda, müzik hayatimda önemli bir yer isgal etmeye basladi ve bir numarali rahatlama metodum oldu. Favori müzik türüm heavy metal ve varyasyonlari olmasina ragmen müzik zevkimi ve müzige bakis acimi genisletmeye calisiyorum.
Sirasi gelmisken, gecenlerde üye oldugum süpper bir olaydan bahsedeyim. Sanmiyorum ki, internet ve müzikle azicik dahi mesgul olup last.fm'in ismini daha önce duymamis olan biri olsun. Harika bir icat, tek kötü yani benim mp3 player'imda calismiyor. iPod'da bir sekilde calistiriliyormus sanirim, ama ben almayayim.
Milletin neler dinledigini görebiliyorsun, tabii sadece bilgisayarda calisiyor. Ama ben zaten sadece bilgisayarimdan ve yoldayken mp3 player'imdan müzik dinliyorum.
Burasi da benim last.fm sayfam.
Müzik disindaki vakit ayirdigim hobim film izlemek. La fabuleux destin d'Amélie'yi nasil yapmisim da bu zamana kadar izlememisim! Kesinlikle herkes izlemeli. Film ayrica icimdeki Fransizca askini canlandirdi ve simdi liseden kalma fransizca bilgilerini tazelemeye calisiyorum.
Film demisken, 26. Istanbul Uluslararasi Film Festivali de yaklasiyor. Cebren ve hileyle de olsa dönüs biletimi bir hafta uzattim, böylece festivalin basinda bir hafta kadar Türkiye'de kalabilecegim. E artik 3-5 film izlerim.
Simdilik bu kadarla kalsin.
Okuyun : Paul Weller ve Noel Gallagher'in Rolling Stone'a verdikleri röportaji
Dinleyin : Pain Of Salvation - Scarsick
Izleyin : Little Children imdb
gec gelen edit : "ulan madem türkce yaziyorsun, basligi niye ingilizce attin dallama?!" diyenler olabilir, olmayabilir de. ingilizce yazma niyetiyle baslamistim, girisi de yazmistim, sonra bi kelime aklima gelmedi, türkce'ye döndüm. baslik kalmis öyle.
Yazacak cok sey var ama simdilik kisa tutmaya calisacagim.
Son zamanlarda, müzik hayatimda önemli bir yer isgal etmeye basladi ve bir numarali rahatlama metodum oldu. Favori müzik türüm heavy metal ve varyasyonlari olmasina ragmen müzik zevkimi ve müzige bakis acimi genisletmeye calisiyorum.
Sirasi gelmisken, gecenlerde üye oldugum süpper bir olaydan bahsedeyim. Sanmiyorum ki, internet ve müzikle azicik dahi mesgul olup last.fm'in ismini daha önce duymamis olan biri olsun. Harika bir icat, tek kötü yani benim mp3 player'imda calismiyor. iPod'da bir sekilde calistiriliyormus sanirim, ama ben almayayim.
Milletin neler dinledigini görebiliyorsun, tabii sadece bilgisayarda calisiyor. Ama ben zaten sadece bilgisayarimdan ve yoldayken mp3 player'imdan müzik dinliyorum.
Burasi da benim last.fm sayfam.
Müzik disindaki vakit ayirdigim hobim film izlemek. La fabuleux destin d'Amélie'yi nasil yapmisim da bu zamana kadar izlememisim! Kesinlikle herkes izlemeli. Film ayrica icimdeki Fransizca askini canlandirdi ve simdi liseden kalma fransizca bilgilerini tazelemeye calisiyorum.
Film demisken, 26. Istanbul Uluslararasi Film Festivali de yaklasiyor. Cebren ve hileyle de olsa dönüs biletimi bir hafta uzattim, böylece festivalin basinda bir hafta kadar Türkiye'de kalabilecegim. E artik 3-5 film izlerim.
Simdilik bu kadarla kalsin.
Okuyun : Paul Weller ve Noel Gallagher'in Rolling Stone'a verdikleri röportaji
Dinleyin : Pain Of Salvation - Scarsick
Izleyin : Little Children imdb
gec gelen edit : "ulan madem türkce yaziyorsun, basligi niye ingilizce attin dallama?!" diyenler olabilir, olmayabilir de. ingilizce yazma niyetiyle baslamistim, girisi de yazmistim, sonra bi kelime aklima gelmedi, türkce'ye döndüm. baslik kalmis öyle.
Labels:
amelie,
festival,
film,
istanbul film festivali,
müzik
Monday, February 5, 2007
first post
hi all,
i have tried blogging in the not so recent past a few times, but for some reason or another I haven't been able to keep one going for a long time.
Now I feel like I can start blogging again and the best way to do that is a fresh start with a fresh blog.
This blog will be about everything that has its place in my life. I will write about music and movies. I will try to improve my writing music and movie reviews. I will also write about techie stuff with which I have had experiences in the past. I will write about the country I live in which happens to be Germany right now. I will share everything with you.
I am also planning on getting myself a digital camera, so I may be posting my shamelessly taken amateur photos from time to time.
I will also write in turkish and german, and maybe some day french, too. (I am starting to study french, yet once again)
Don't be too hard on yourselves, life's not worth it.
i have tried blogging in the not so recent past a few times, but for some reason or another I haven't been able to keep one going for a long time.
Now I feel like I can start blogging again and the best way to do that is a fresh start with a fresh blog.
This blog will be about everything that has its place in my life. I will write about music and movies. I will try to improve my writing music and movie reviews. I will also write about techie stuff with which I have had experiences in the past. I will write about the country I live in which happens to be Germany right now. I will share everything with you.
I am also planning on getting myself a digital camera, so I may be posting my shamelessly taken amateur photos from time to time.
I will also write in turkish and german, and maybe some day french, too. (I am starting to study french, yet once again)
Don't be too hard on yourselves, life's not worth it.
Subscribe to:
Posts (Atom)